Han-Tibet dil ailesinin içinde yer alan Çince, dünyada en çok konuşulan diller arasındadır. Çin’in ana kesimi ve Taiwan eyaletinin yanı sıra, Singapur ve Malezya gibi ülkelerde de kullanılır. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in resmî çalışma dillerinden biridir.
Çinceyi aslında bir dil olarak değil, bir dil ailesi olarak tanımlamak çok daha doğru olacaktır. Çünkü Çince, her biri tamamen ayrı birer dil olarak kabul edilebilecek kadar birbirinden farklı lehçelerden oluşmaktadır. Bunların başında da Kuzey, Wu, Gan, Xiang, Yue, Min ve Kejia lehçe grupları gelmektedir. Lehçeler arasında karşılıklı anlaşılabilirlik oranı çok düşüktür. Karşılıklı anlaşılabilirlik oranı kriteri açısından yaklaşıldığında bu lehçeler arasındaki farklar her birinin ayrı birer dil olarak değerlendirilmesine neden olmuştur.
Çin dil ailesine dahil tüm lehçelerde tonlama vardır. Kullanılan ton sayısı, lehçeler içinde büyük farklılıklar gösterir. Örneğin, Kuzey Çin’de kimi lehçelerde 3 veya 5 ton kullanırken, Güney Çin’de konuşulan kimi lehçelerde 8 ya da 10 ton kullanılabilmektedir.
Standart Çince, son birkaç yüzyıl içinde Kuzey Lehçeleri temelinde oluşmuştur ve telaffuzu Pekin Lehçesi olarak ifade edilmektedir. Standart Çince, Çin’in ana kesiminde Putonghua, Taiwan’da Guoyu, Singapur ve Malezya’da ise Huayu şeklinde isimlendirilmektedir.
Çincenin konuşma dili, sanıldığının aksine yazı dilinden çok daha eskiye dayanmaktadır. Sadece Çincenin günümüzdeki ismi olan Hàn yǔ (汉语), daha geç dönemde ortaya çıkan bir kullanımdır. (M.Ö. 221 – M.Ö. 207) Han Hanedanı’ndan önce Çinliler kendilerini Hua veya Xia olarak tanımlıyorlardı. Han Hanedanı döneminde ise başka etnik kökene sahip insanların Çinlilere Han demeye başlamasıyla birlikte zaman içinde Hanların kullandığı dil olarak Hàn yǔ (汉语) kelimesi ortaya çıktı.
Çince konuşma dilinde olduğu gibi yazı dilinde de köklü bir geçmişe sahiptir. Konuşma dilindeki lehçeler arasındaki bu farklılıklara rağmen Hànzì (汉字) olarak adlandırılan yazı dili neredeyse ortaktır. En eski Çince yazısı olarak tanımlanan Jiăgŭ Wén (甲骨文) yani kaplumbağa kabuklarına ve hayvan kemiklerine yazılan yazı, bundan yaklaşık 3 bin yıl önce ortaya çıkmıştır. Oldukça karmaşık yapıya sahip bu yazı sistemi, Çince karakterlerin temelini oluşturmaktadır. Karakterlerin karmaşık yapısı, zaman içinde sadeleşerek bugünkü şeklini almıştır. Geleneksel Karakterler yerini Sadeleştirilmiş (Basitleştirilmiş) Karakterler’e bırakmıştır. Özellikle resmî makamlar tarafından Geleneksel Karakterler hâlâ kabul görse de Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1956 yılında sonuçlanan Çince Karakterleri Sadeleştirme Tasarısı ile karakterler son şeklini almıştır.
Karakterlerin oluşturduğu ortak yazı yani yazıda birlik, farklı lehçelerin varlığından dolayı konuşma için mümkün değildir. Çünkü lehçeler içindeki tonlamalarla karakter okunduğu anda anlam değişir. Bu yüzden Çin’de televizyonlar alt yazılıdır.
Karakterlerin bir diğer özelliği de kendi başlarına telaffuzlarını net bir şekilde belirtmemeleridir. Çünkü Çince, sanıldığının aksine aslında bildiğimiz anlamda bir alfabeye sahip değildir. Bu yüzden hem yabancıların hem Çinlilerin Çinceyi öğrenmelerini kolaylaştırmak hem de karakterlerin bilgisayarda yazılmasını sağlamak amacıyla Çin Halk Cumhuriyeti tarafından bir romanizasyon (latinizasyon) sistemi oluşturulmuştur. Çince Fonetik Alfabesi – Hànyǔ Pīnyīn (汉语拼音) olarak adlandırılan bu sistem, karakterlerin Latin harfleriyle yazılışını sağlamaktadır. Çin Yazı Reformu Komitesi’ne bağlı Hànyǔ Pīnyīn Komisyonu tarafından 1955-1957 yılları arasında hazırlanan ve 11 Şubat 1958 yılında Çin Ulusal Halk Meclisi tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe giren bu fonetik alfabe, 1982’de Uluslararası Standardizasyon Örgütü’nce fonetik Çincenin uluslararası standardı olarak kabul edilmiştir. Çince Fonetik Alfabesi, kesinlikle Çincenin bir başka yazı sistemi değildir. Sadece Çincenin öğrenilmesini ve yazılmasını kolaylaştırmak amacıyla oluşturulmuştur.
Karakterlerin oluşturduğu ortak yazı yani yazıda birlik, farklı lehçelerin varlığından dolayı konuşma için mümkün değildir. Çünkü lehçeler içindeki tonlamalarla karakter okunduğu anda anlam değişir. Bu yüzden Çin’de televizyonlar alt yazılıdır.
Karakterlerin bir diğer özelliği de kendi başlarına telaffuzlarını net bir şekilde belirtmemeleridir. Çünkü Çince, sanıldığının aksine aslında bildiğimiz anlamda bir alfabeye sahip değildir. Bu yüzden hem yabancıların hem Çinlilerin Çinceyi öğrenmelerini kolaylaştırmak hem de karakterlerin bilgisayarda yazılmasını sağlamak amacıyla Çin Halk Cumhuriyeti tarafından bir romanizasyon (latinizasyon) sistemi oluşturulmuştur. Çince Fonetik Alfabesi – Hànyǔ Pīnyīn (汉语拼音) olarak adlandırılan bu sistem, karakterlerin Latin harfleriyle yazılışını sağlamaktadır. Çin Yazı Reformu Komitesi’ne bağlı Hànyǔ Pīnyīn Komisyonu tarafından 1955-1957 yılları arasında hazırlanan ve 11 Şubat 1958 yılında Çin Ulusal Halk Meclisi tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe giren bu fonetik alfabe, 1982’de Uluslararası Standardizasyon Örgütü’nce fonetik Çincenin uluslararası standardı olarak kabul edilmiştir. Çince Fonetik Alfabesi, kesinlikle Çincenin bir başka yazı sistemi değildir. Sadece Çincenin öğrenilmesini ve yazılmasını kolaylaştırmak amacıyla oluşturulmuştur.